Edirne bir buçuk ay ara ile iki sel felaketi yaşadı. Sel suları Tunca Meriç çevresindeki işyerlerini perişan etmiş kullanılamaz hale getirmiş. Hafta sonunda suların çekilmesi Karaağaç yolunun açılması üzerine Belediye Başkanı Recep Gürkan, Edirne Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Başkanı Emin İnağ ve basın mensupları ile taşkından zarar gören işyerlerini gezdi.
Gerçekten görüntüler sel sularının yaptığı tahribat yürekler acısıydı. İki köprü arası ve Karaağaç yolu çevresindeki işyerlerinin tabanı sular altında kalmış, yollar, kaldırımlar tamamen bozulmuştu. Bazı işyerlerinin içi tamamen sularla kaplıydı.
Kullandıkları malzemeleri zarar görmüş bazıları ise kullanılamaz hale gelmişti. Belediye Başkanı ve Esnaf Odaları Başkanı Emin İnağ bu olanlara tepkiliydi. İnağ “siyasiler bu olanlardan sonra buraya gelip nutuk atmasın, biz bu tür sözlerden bıktık usandık. Bizim sorunumuza çare bulsunlar. Bu felaketin sorumlusu biz değiliz” diye ilgilileri uyardı.
Belediye Başkanı Gürkan’ın üzüntüsü yüzüne yansımıştı. Nehir taşkını ile gelen zararın büyük boyutta olduğunu bunun devlet tarafından karşılanması gerektiğini söyledi. Esnafların bir buçuk ay ara ile iki sel felaketi yaşaması bu felaketin etkisinin uzun sürmesi nedeniyle zaten zor koşullarda işini sürdüren esnafları daha da güç duruma düşüreceğini ifade etmesinde yerden göğe kadar haklıydı.
Selin zararının, bu manzarayı gördükten sonra ne boyutta olduğu iyice anlaşıldı. Zarar çok büyüktü. İşyerleri çevresinde kaldırımlar sökülmüş, içerdeki malzemeler yerlere saçılmış işyerleri sıvaları dökülmüş, yollarda kaldırım taşları sel nedeniyle sökülmüş, yollar kullanılamaz duruma gelmişti. Buralarda işyeri olan esnaflar bu olanlar karşısında kara kara düşünüyorlar.
Günlerce işyerlerinin kapalı kalmasına mı yansın yoksa selden işyerlerinin büyük hasar görmesine mi üzülsünler.
Bu olanlar karşısında tüm siyasilerin demokratik kuruluşların odaların basının bu olayı sahiplenmeleri esnafların zararlarının giderilmesi konusunda ısrarcı olmak gerekir.
Bu olanların sorumlusu felaketin sebebi esnaflarımıza havale edilemez. Bu durum karşısında devleti yönetenler doğal afetin sorumluluğunu başkalarını yüklemeye kalkmamalı. Buna gerekçe göstermemeli. Ne yazı ki, bu tür olaylardan sorumlu olması gerekenler başka yörelerde gösterdikleri duyarlılığı Edirne’deki felakette göstermediklerini görüyoruz.
Sel felaketinin açtığı tahribatı görünce insanın içi sızlıyor. Edirne Karaağaç yoluna bakıyorsunuz yolun taşları sökülmüş, beton olan yerleri kırılmış, adeta depremi andıran görüntü oluşmuş.
Bazı muhteremler helikopterle turlayıp felaketi gökyüzünden yorumlamak, meydana gelen zararın boyutunu belirlemiyor.
Bakıyoruz bazı yöneticilerimiz bu felaketi hafife alıp suların çekilmesiyle her şeyin normale döneceğini sanıyor. Önemsiz göstermeye çalışıyor.
Gönül isterdi ki, Belediye Başkanı ile birlikte onlar da selden zarar gören yerleri gezip zararın boyutunu görsünler, işyeri sahiplerinin tepkilerini dinlesinler. Bugüne kadar devletimizin yetkililerinden geçmiş olsun denilmemesine sorunla yeterince ilgilenmemelerini üzüntü ile karşılıyorlar.
Bu insanlar bu felaketin ardından işyerlerini düzenleyip nasıl iş yapabilecekler.
Belediye Başkanının dediği gibi bu esnaflarımızın zararları devletimizce karşılanmalı. Kimse onlara selden korunacak önlemleri alsaydı, ne yapalım bu doğa felaketi elimizden bir şey gelemez” diyemez.
Bu çok büyük bir felaket. Onun için bu zararların devletimiz tarafından karşılanması gerekir. Zararlarının tespit edilerek bu insanların tekrar işlerini yapabilme imkanı sağlanması gerekir. Bu işin esnaflarla ilgili bölümü. Selin bir de tarım arazilerine verdiği zararı var. Onu şu anda tespit etmek mümkün değil. Tarlalar sularla kaplı çekilmesi uzun süre alacak. Bazı tarlalar ise suyun dışında kumlarla kaplanmış vaziyette. Sonbaharda ekim yapılan tarlalarda ürünler yok oldu.
Tarım kesiminin durumu ortada güç şartlarda geçimlerini sağlayabiliyorlar. Bu felaketin ardından üreticilerimizin de zararlarının karşılanması gerekir. Bir de tarlalarda biriken kumun tarla sahiplerince temizlenmesi mümkün değil.
Çiftçiler nereye başvursa kumların temizlenmesi konusunda çare bulamıyorlar. Kumla kaplı olan tarlalarda ekim yapmak mümkün değil. Böylece verimli ova arazileri kumla kaplanıp verimsiz hale geliyor. Böylece milli servet yok oluyor. Dileriz zarar gören yerlerde sağlıklı bir zarar tespiti yapılır. Bu felaketten zarar gören üreticilerimizin de zararları giderilir. Bu ne kadar sürede gerçekleşecek, bekleyip göreceğiz.
12 total views, 2 views today
Son Yorumlar