Edirne Eski Belediye Başkanımız ve gerçekten güreş aşığı kendi ifadesine göre 65 yıldan bu yana kesintisiz olarak Kırkpınar güreşlerine giden İbrahim ağabey ile Kırkpınar konusunu görüştüm. Ben sordum o fikirlerini açıkça belirtti.
İbraham Ayı’ın Kırkpınar konusunda ilk teşhisi şu. Dünyanın en eski spor organizasyonu olan, hatta Olimpiyatlardan daha eski olduğu bilinen 654. Yıllık bir organizasyona ilk olarak ev sahiplerinin yanı Edirnelilerin sahiplenmesi, kasaca bu spor etkinliğinin en iyi yapılması için halkın güreş alanına girmesi gerekir. Tabii bu sahiplenme sadece yapılacak eğlencelere, konserlerine değil güreş dahil tüm boyutları ile Edirnelileri Kırkpınar’ı kucaklamaları.
Ay, Edirnelinin bunu yapmadığından, kendi düğün bayramına sahip çıkmadığından yakınıyor, bunda haksız da değil. İbrahim Ay’ı vurguladığı bir diğer konu ise, Kırkpınar haftası süresince Edirne esnaflarının, hatta Edirne’den büyük oranda nemalanan büyük mağazaların işyerlerinde Kırkpınar ile ilgili bir köşe düzenleme gereği duymaması. Böylece Edirne halkının öz etkinliği olan Kırkpınar’ın tanıtımına katkı sağlamaması.
Özellikle Edirneli büyük mağazalar, yılbaşı geldiğinde vitrinlerinde noel köşelerini çok iyi düzenliyor, Yılbaşını tüm detayları ile tanıtıyor ve bunun için promosyonlar sağlayabiliyor, bunun reklamını yapıyor. Bu tanıtımı Ülkenin ve bölgemizin en büyük spor etkinliği olan Kırkpınar’da neden yapmıyor? Büyük marketler işyerlerinin bir köşesinde veya vitrinde Kırkpınar’ı tanıtamaz mı veya Kırkpınar’ı tanıtıcı bir ürün koyamazlar mı?
Bu mağazalar Edirne’nin sıcak parasına başka elleri taşırken Edirne için böyle bir fedakarlıkta bulunmamaları ilginç değil mi?
Bir de İbrahi Ayı’ın gündeme getirdiği” Yağlı Güreş Federasyonu kurulması önerisi var.
Başkan, bu sorunun çözümünün çok kalay olacağını söylüyor ve şöyle diyor; “Türkiye’de Futbol takımı organizasyonundan çok sayıları 300-400’ü bulan yağlı güreş organizasyonları bulunuyor. Bunları Kırkpınar ağası önderliğinde Ankara’ya gönderip yetkililere ‘ Biz Yağlı Güreş Federasyonunun kurulmasını istiyoruz’ demelerinin bu federasyonun kurulmasında yeterli olacaktır” diyor.
Eğer buna karşı olanlar olduğu takdirde bu kadar güçlü bir organizasyonun karşı çıkanları etkisiz duruma getirebileceğini belirtiyor . Bu da Yağlı Güreş Federasyonu kurulsun deyip bugüne kadar hiçbir yol alamayanların dikkate alınması gereken bir öneri sayılmalı.
İbrahim Ay’ın, yağlı güreşler konusunda bir başka teşhisi de şu; “Dünyada dua ile başlayan tek spor dalı yağlı güreş. Yani bu spor’un ülkemiz insanı ile manevi olarak da bağdaşan bir yanı var, kutsal bir spor. Üstelik bu spor izleyicileri diğer spor branşlarındaki izleyiciler gibi sabırsız ve tepkili değil.
Sahada güzel güreş tutanı, açık havada kızgın güneş altında izleyen sabırlı güreş seyircileri alkışlar ve başarısına ortak olur. Öyle, diğer spor sahalarda olduğu gibi güreş izleyicileri arasında fanatikler yok denecek kadar azdır”
İbrahim Ay Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın’ın Kırkpınar açılışına gelmemesine de çok tepkili. Başkanı bulunduğu bir organizasyonda bulunmamasının affedilir bir yanı bulunamayacağını söylüyor. Güreş Federasyonu Başkanının katılmama konunda bir mazereti olsa dahi, bir yetkiliyi açılış törenine gönderebileceği önerisinde bulunuyor.
Ne yazık ki, bu buna dahi gerek duyulmadı diye tepkisini dile getiriyor.
İbrahim Ay bir de yağlı güreşlerin yozlaşıp önemini kaybetmesinden endişeli. Bunun için de bir önerisi var. Güreşlerde çeyrek finalden sonra büyük orta dahil daha üst düzeyde yapılan güreşlerde, vakit geçirmek isteyen güreşçileri önlemek, daha iyi güreş yapmalarını teşvik etmek için, güreş oyunlarına göre puanlama sisteminin getirilmesinde yarar var.
Böylece gerçekten güreş yapmak isteyen ile alta yatıp güreşin güzelliğin zedeleyen, fırsat bulup bir puan alıp güreş kazanma peşinde koşanlara böylece fırsat verilmemiş olacak.
Bu arada bir yıl çalışıp Kırkpınar’a hazırlanan pehlivanların emekleri de boşuna gitmemiş olacak. İbrahim Ay bunun Yağlı güreş’e ilginin arttırılacağını, izleyicilerin daha zevkli güreş izlemelerini sağlayacağını söylüyor. Gerçekten Kırkpınar’ın son günü finallerin yaklaştığı güne baktığımızda güreşlerde kalitenin azaldığını adeta bir taktik savaşına döndüğünü görüyoruz.
Bu sıcak altında saatlerce güreş izleyen ve centilmence bir güreş beklentisinde olan güreş severleri de huzursuz ediyor.Böyle görüntüler Kırkpınar’ın özüne, karan kırana geçmesi beklenen güreş yöntemine yakışmıyor.
Güreşçiler arasında guruplaşmalar, türlü ayak oyunları Kırkpınar’ın tarihi geçmişine uymayan görüntüleri oluşturuyor. İbrahim Ay buna da dikkat çekiyor ve aslında son yıllarda modern yöntemlerle güreşlere hazırlanan, sahada centilmence güreş sergileyen gençlerimizin yetiştiğini söylüyor. Bu yağlı güreşin geleceği açısından çok olumlu. Güreşçiler fiziki güçlerini, beyinlerine de yansıttıkları zaman Kırkpınar’a olan ilgi daha da artmış olacak.
Tüm bunlar Bir güreş sevdalısının kendi tabiri ile kulağına yağ kaçan ve Kırkpınar’ın cazibesinden kurtulamayan bir güreş aşığının ifadesi.
Kırkpınar geldiğinde işyerinin vitrinini Kırkpınar ürünleri, ağa kıyafeti, kırmızı dipli mum ve davul zurna ile süsleyip halkın Kırkpınar’a ilgisinin artmasını isteyen birinin uyarıları bunlar. Dilerim yetkililer bu önerilerden ders çıkarır ve Edirneliler Kırkpınar’ı sahiplenerek daha da gelişip uluslararası bir organizasyon olmasına katkı yaparlar.
14 total views, 2 views today
Son Yorumlar