DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
8 Mart Dünya Kadınlar Gününün tarihçesini konu ile ilgilenen herkesçe biliyor.
Kadınlarımız ve dünya kadınları için hayati önemi olan bu gün yine bildik törenlerle kutlanacak.
Beylik sözcüklerle benzer nutuklarla “8 Mart Kadınlar Günü” bir kez daha geçiştirilecek.
Kadın hakları ve bu konuda kazanımlar konusunda bol keseden atılacak. Bu arada yine Anadolu’nun dört bir yöresinde kadına karşı şiddet, devam edecek. Çocuk yaşta kızlarımız kendi rızası olmadan evlendirilmeye devam edecek.
İstatistikleri baktığımızda, sözde daha medeni bir ülke oluyoruz. Fakat eşleri ve aileleri tarafından öldürülen kadın sayısına baktığımızda ise son yılda azalma yerine artış görünüyor.
Kadınların olmadığı bir dünya ve ev düşünülebilir mi? Bizleri dünyaya getiren ve bin bir zorlukla bizi hayata hazırlayan bu mübarek insanlara şiddet, saldırı ne acımasız bir yöntem.
Bazı bölgelerimizde kadınlarımız hala ” eksik etek,kaşık düşmanı, eşinin kölesi” gibi tanımlanmaya devam ediyor. Kadınlarımızın evde kapanmasını savunan zihniyet günümüzde de devam ediyor. Siz bakmayın lafta kadın hakları savunucularına.
Millet olarak tarih boyunca “Erkek egemen” millet olarak ün kazanmışız.
Halk ağzı ile en kötü benzetmelerimiz, küfürlerimiz kadınlar adına söyleniyor. “Karı gibi sırıtma ,kadın gibi hareket etme” sözcükleri kadınlarımızı aşağılayıcı örnek olarak söylenen sözler, bizim halkımıza mahsus sözler değil mi?
İslam Dini “ Cennet anaların ayağı altındadır” diye kadına büyük değer vermiş. Atasözlerimize kadına verilen önem yansıtılmış.”Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz-Ağlarsa anam ağlar ” bizim atasözlerimizdir. Yasaların en önemlisine “ Anayasa” ülke topraklarımız için “Anayurt” demişiz, Analığın kadın izlerinin bu denli önemsendiği bir ülkede kadınlarımızın haklarının yeterli olduğunu savunabilir miyiz?
Ülkemizde Atatürk,medeni ülkelerden daha ileri düzeyde kadın hakları sağladı . O günden bugün gelinen noktaya bakalım.”Bir arpa boyu yol almışız.
Bırakın ilerlemeyi bazı bölgelerde kadın haklarında geriye dönüş olması gerçekten ülkemiz adına üzüntü verici bir durum.
Kadınlarımızın haklarının erkeklerin icazeti, oluru ile kazanmaları mümkün değil.Dünyanın hiçbir yerinde de bu yoldan olmamış. Kadınlarımız kendi güçlerine güvenmek zorundalar. Bu dünyada kimse başkasına hak verme taraftarı olmuyor. Özellikle bizim gibi erkek egemenliğinde olan toplumlarda kadınların haklarına kavuşması daha da zordur.
Tüm iş dallarında başarılı olmalarına karşın bazı iş kollarında çalışan bayan kontenjanı yok denecek kadar azdır. Ekonomik zorlukların faturası en çok kadınlarımıza çıkar. Evinde mutfakta cefayı çeken eşine ve evlatlarına aş hazırlamak için tüm imkanları kullanan çilekeş kadınlarımızdır. Tüm olumsuzluklara karşın kadın haklarının böyle bir gün değil yıl boyunca gündeme getirilmesi gerekir. Dünya’da insan varlığının en önemli kaynağı kadınlarımız için yapılan hak mücadelesi artarak devam etmektedir. Kadınlarımızın kendi haklarını daha kararlı olarak sahiplendikçe bugüne kadar kazanamadıkları haklarına da sahip olacaklardır. Dünya ve ülkemiz kadınlarının benzer hak arayışları vardır.
Her geçen yılda bu haklar kadınlarımızın lehine gelişecektir. Böyle olması ile üretim dışına itilen kadınlarımızın ülke ekonomisine katkıları ile aileler ve ülkemize huzur gelecektir. Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı günlerinde kadınlarımızı anlatan şiirinde Ozan:
“Bizim kadınlarımız
-Korkunç mübarek elleri
– İnce küçük çeneleri
– kocaman gözleriyle
-Anamız, avratımız ve yarimiz
– Ve hiç yaşlanmamış gibi ölen
-Ve soframızdaki yeri
-Öküzden sonra gelen
-Ve dağlara kaçırıp uğruna hapis yattığımız”
Dizeleri ile devam eden,şiiri ile o günlerin çilekeş analarını ne güzel ifade ediyor.
“Kadın eli değmeyen iş güzel ve düzenli olmaz” denir. Erkeği ile omuz omuza yaşam mücadelesi veren, hayatta çilenin en büyüğünü çeken, sevgi odağı yaşam kaynağı kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar gününü” en içten duygularla kutlarım. Haklarını daha çok sahiplenecekleri günlere ulaşmalarını dilerim.
60 total views, 2 views today
Son Yorumlar