Son aylara baktığımızda dünyada varil başına petrol fiyatları dibe vurdu en düşük düzeye geldi.
Petrol ihtiyaçlarının büyük bölümünü yurt dışından karşılayan Türkiye, gibi kalkınmakta olan ülkeler için en büyük girdi olan petrol fiyatlarındaki bu düşme sevindirici bir durum.
Petrol fiyatlarının son birkaç günde piyasanın maniple edilmesi sonucu ona bağlı olan doların tekrar yükselmeye başlaması ile birlikte piyasada üçüz kardeşlerden petrol ve altın fiyatları da yükselişe geçti.
Dünyada petrol, altın ve doları birbirinden ayırmak mümkün değil. Petrolün yükselişi ile anında bakıyorsunuz altın ve dolarda da zamlarda onu takip ediyor.
Akaryakıtın yükselmesi ile birlikte halkın kullandığı akaryakıt fiyatları da anında bundan nasibini alıyor. Akaryakıt fiyatlarının tekrar zam görmesiyle beraber benzin, mazot bazen her gün zamlanmaya başladı.
Petrol fiyatlarının düşmesi halinde bunun halkın tükettiği ürürlere yansıtılması gecikmeli olarak tüketicilere birkaç kuruş ile uygulanırken, petrol fiyatının tekrar tırmanışa geçmesiyle beraber akaryakıt fiyatları bakıyorsunuz o anda zamlanıveriyor.
Birkaç gün önce aracının deposunu daha düşük fiyata dolduran vatandaşlar bu kez daha yüksek para ödemek zorunda kalıyor. Petrol fiyatının düşmesinde halka yansımayan, düşük uygulanan fiyatlar petrolün zamlandığında ise faturası o anda halka havale ediliyor.
Petrolden alınan vergilerde rekoru kimseye kaptırmayan Türkiye yine petrol zamları ile halkın cebindeki paraları tırtıklamayı sürdürüyor.
Bazıları petrolle birlikte doların zamlanmasından nemalanmış, biriktirdikleri dolarlarla ceplerini doldurmuş olabilirler.
Kendi çıkarlarını ön planda tutanlar için devletin zarar görmesinin, ekonominin darbe yemesinin hiçbir hükmü yoktur. Yeter ki, onlar bu fiyat dalgalanmasından doların alçalıp yükselmesinden karlı çıksın. Altın fiyatlarının aşağı indiği zamanlarda stok yaptıkları altınları satarak kar etsinler, önemli olun bu. Devletin dış borçları artmış buna aldıran olmaz.
Esasında petrole gelen zam demek, piyasada iğneden ipliğe kadar zam anlamına geliyor. İşverenlerin bu zamlar karşısında tasarrufa giderek, yüzlerce işçinin işsiz kalması anlamına geliyor. Dar gelirlilerinin geçim sıkıntısının artması demek oluyor.
Son günlerde yapılan konuşmaları ile piyasa ayarı ile oynayanlar o işle yükümlü olanları zor durumda bırakanlar bir anlamda devletin zararını da tetiklemiş olmuyorlar mı?
Devletin ve özel sektörün dış ülkelere dolar olarak ödeyeceği borçlar böylece katlanarak artmış oluyor.
Ne yazık ki, siyasette didişmenin birbirine çamur atmanın koltuk kavgalarının, siyasi beklentilerin ön plana çıktığı, herkesin birbirini suçladığı, ülkenin gerçek gündeminin unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde,
Türkiye ekonomisine verilen zararın faturası eninde sonunda yine halka çıkacak.
Tabii bu arada kesesin dolduran, bu istikrarsızlığa göz kırpanlar da olacağı kuşkusuz. Ülkemizde dünyadaki ekonomistlerle boy ölçüşebilecek düzeyde uzmanlarımız var.
Belki bu gidişin iyi olmadığını biliyorlar fakat herkesin koltuk kapma peşinde olduğu böyle seçim arifesinde seslerini çıkaramıyorlar. Bilim adamlarına yakışmayacak tavır içine düşmeyi içine sindirebiliyorlar.
ÖZLÜ SÖZLER
Hak edilmeyen bir ödül, kalp para gibidir. Kazanana eninde sonunda zarar verir.Rüyalarımız ideallerimiz bir yıldıza benzer; onları yakalamamız mümkün değildir.Fakat karanlık gecede yolumuzu aydınlatırlar.
MONTAİGNE
Mutlu olmak için üç şey gereklidir. Bir şey yapmak, bir şey sevmek, her zaman bir şey ümit etmek.
Jozeph ADDİSON
YARIŞ ATININ ADIYMIŞ
Bayan kocasının ceplerini karıştırırken bir kağıt parçası buldu. Kağıdın üzerinde “Leyla” yazıyordu, yanında bir de telefon numarası vardı. Akşam, kağıdı göstererek kocasına sordu:
– Bu kimin telefon numarası?
– “Aa, karıcığım bilmiyor musun, ünlü yarış atı bu. Bu hafta ona oynadım” diye cevap verir.
On gün sonra kocası eve dönünce, karısı:
-“ O ünlü yarış atı var ya, işte seni telefonla o aradı.
21 total views, 2 views today
Son Yorumlar