Evden işyerime yaya olarak gittiğimde yolumun üzerinde DSİ kanalı çevresinde, çöp araçlarından topladıkları atıkları düzenleyen, yol kenarına oturup birbiriyle sohbet eden roman vatandaşlarımı görürüm. Sabahın erken saatlerinde evinden kalkıp bazı durumlarda kızını, çocuğunu yanına alarak çöp araçlarını karıştırarak nafakasını çıkarmaya çalışan insanlarımız tüm bu güçlüklere karşın neşelerini kaybetmezler ve azla yetinirler.
Mutluluk, neşe onların mayasında vardır.Birçoğumuz onlar gibi mutlu olmayı stresten uzak yaşamayı arzularız. Kendilerine ev atıklarını toplayıp ekmek paranızı çıkarabiliyor musunuz diye soruyorum.” yok be agacım. Millet fukaralaştıkça bizim mamacıklar da yok oluyor.
Çöplerde bizim gibi yoksullaştı. Mahalle aralarında dolaşıyoruz fakat nafakamızı çıkaramıyoruz ekmek parası kazanmak uğruna çok zorluklarla karşılaşıyoruz. Hayat pahalı başka kazanç kapımız yok. Son yıllarda ekmek paracağızımızı çıkaramıyoruz. Romanlardan bizim gibi fakirleşip çöp toplayanlar her geçen gün artıyor. Bakıyoruz bazıları yiyecek kadar ekmek topluyor. Bir kısmı bizim gibi, birkaç kuruş kazandıracak atık malzeme peşinde koşuyor.
Senin anlayacağın işimiz gün geçtikçe zorlaşıyor” diye sorununu yansıtıyor. Çöp ile ekmek parası kazanmak isteyen roman vatandaşlarımız. Yaşı genç olmasına karşın yüzündeki kırışıklıklar artmış. Soğuktan korunma imkanı olmayan giysileri olmasına karşın neşesini kaybetmeyen bu vatandaşlarımız ne yazık ki, bugüne kadar devletten gereken desteği bulamamıştır.
Çocuklarını okutup iş güç sahibi olmalarını sağlayamamış. Sağlıklı bir mekana kavuşamamış. Çoğu zaman horlanmış dışlanmak istenmiş , hakir görülmüş, toplum dışına itilmişler.
Eskiden tarım kesiminde roman vatandaşlarımız için geniş iş imkânı vardı. Çeltik tarlalarına gidiyorlardı. Çadırlarını kurup, çapa kazıp, orak biçiyorlardı. Hasat mevsiminde tarlaların neşe kaynağı oluyordu, Roman vatandaşlarımız. Gelişen teknolojinin, makineleşmenin kurbanı oldular. Romanlarımıza en büyük darbeyi gelişen teknoloji vurdu.Makineleşme ile iş alanları yok oldu.
Modern tarım araçlarının gelişmesiyle romanlarımızın iş alanı kayboldu. Bazıları boyacılık yapıyordu bu mesleklerini de yitirdiler.
Hamallık,Kapıkulede de iş olanakları kayboldu. Romanlarımız yaşam şartları böyle giderse geleceğinden emin değil. Ekmek daha önce “aslanın ağzında” diyorlardı. Şimdi daha da zorlaştı aslanın boğazına gitti.
Bazıları tarihi eserler çevresinde, sokaklarda “incik boncuk” satarak geçimlerini sağlamak istiyordu.Onlar için de “turistleri rahatsız ediyorlar” diye kısıtlama geliyor.Bu insanlarımız doğal ortamından koparmaksızın,yetenekli olduğu iş dallarında çalışabilecekleri bir imkanın sağlanması durumunda Edirne’miz için önemli bir turizm geliri olabilir.Müzik onlar için değişmez bir tutku.Bir roman vatandaşımızın dediği gibi, “biz bebekliğimizde anamız beşiği sallarken veya kucağında severken müzik eğitimi almaya başlıyoruz.
Bu bizim genlerimize işlemiş” müzik ruhun gıdasıdır” sözcüğü adeta bizim için söylenmiştir. Söylemlerinde gerçek payı yok mu? Roman vatandaşlarımız çok dertli. Fakat sorunlarını kimseye duyuramıyorlar.Çöp araçlarından çıkardıkları birkaç kuruş ile yetinip yaşamlarını sürdürme gayreti içindeler.Topladıkları çöplerin paralarını da haftalar sonrası alabiliyorlar.
ÖZLÜ SÖZLER
Söz biliyorsan söyle ki, sözünden ibret alsınlar;bilmiyorsan sükut eyle seni adam sansınlar.
9 total views, 2 views today
Son Yorumlar