Bir süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun sanatçıların düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşmayı birçoğumuz izlemiştir. Ben Kılıçdaroğlunun o toplantıdaki kadar öfkeli ve gergin olduğuna rastlamadım. CHP Genel Başkanının partisi ile ilgili biriken ve bir türlü çözümlenmeye sıkıntısı var. Bu toplantıdaki konuşmasında bunu ana hatlarıyla dile getirdi.
Kılıçdaroğlu,”Ben en çok seyahat eden vatandaşlarla buluşansiyasi çalışma yapan bir liderim dedi.Bunu öfkeli bir şekilde söyledi. Zorunlu hallerin dışında Kılçdaroğlu ülkenin dört bir yöresini turluyor. Medya’nın Ulusal basın kurumlarının partisinin haberlerine yeterli oranda yer vermediğini dikkate alarak bunu yapıyor.
Partili partisiz CHP Liderinin bu yönünü partisi için nasıl fedakarlık yaptığını herkes biliyor.
Bu toplantıdaki konuşmasının bir başka yerinde CHP lideri yine öfkeli tavrı ile partililerinin birbiri ile kısır çekişmelerden vazgeçmeleri uyarısında bulundu.
Genel Başkan Bunda haksız mıydı, yüzde yüz değil yüzde beş yüz haklıydı.
Dün olduğu gibi bugün de sosyal demokratların gelenek haline gelmiş hastalığı rakibi partilerle uğraşmak yerine kendi kendilerine dalaşıyorlar.
Yapılan çalışmalarda politikacıların icraatlarında olumlu yanlarına bakmıyorlar.Bardağın dolu tarafının onlar için hiç önemi yok . kendilerince partilileri ile ilgili küçük bir hata mı oldu, tüm eleştirilerini buraya odaklıyorlar.
Ana muhalefet partili birkaç partili bir araya geldiğinde muhalefete gerek kalmıyor. Onlar bu görevi kendi aralarında fazlasıyla yapıyorlar. Böyle tartışmalara tanık olan vatandaşlar da” Bunlar kendi kendine kavga ediyor böyle bir partide işim ne” diye düşünmez mi?
Sosyal demokratların ilk yapması gereken kendi aralarındaki bu kısır tartışmalara son vermeleridir. CHP Genel Başkanı, bugüne kadar çeşitli kez gündeme getirmesine rağmen ayni hastalığın devam etmesi nedeniyle bir kez daha uyarmak gereğini duyuyor.
İşlerin düzenli gitmediği politika üretilmediği yerlerde bu tür dedikodular kısır tartışmalar partililer arasında eksik olmaz. Sen iktidar olmayı hedefleyen bir parti olarak yapacağın siyasi çalışma mı yok. O kadar çok yapılacak iş var ki , bunları saymakla bitmez.Etkili muhalefet uygulansa halkın sorunları dile getirilse, bu tür iç çekişmelere fırsat bulamayacaklar.
Bugüne kadar hiçbir makam beklentisi olmayan bir parti delegesinin bana naklettiğine göre.”Örneğin önceden bir program yaparak,parti yöneticileri İl genel meclisi üyelerini de yanlarına alarak köylere giderek köylülerin bugüne kadar el atılmayan sorunlarını tespit edebilirler, bu konuda çözüm yollarında yardımcı olabilirler.
Ayni kadro bir süre sonra da yine köylere giderek çözebildikleri ve çözüm bulamadıkları sorunları köylülere anlatarak güvenlerini kazanabilirler”. Partilinin dediğine göre böyle bir çalışma olmuyormuş
Yine parti yöneticileri yine bir program çerçevesinde belediye başkanlarını da yanlarına alarak, onlar olmadığı takdirde belediye meclisi üyeleri ile tüm mahalleleri dolaşarak sorunları hakkında bilgi alabilirler.
Bu sorunların çözümü için çaba harcayabilirler, çözemedikleri sorunların nedenlerini halka anlatıp güvenlerini alabilirler. O parti delegesine göre de CHP’de böyle sağlıklı bir çalışma da yokmuş.
Bu örnekleri daha da çoğaltabileceğini bunun çok yararlı olacağını belirtiyor partili delege.
Halka tepeden bakarak, onların içine girmeden politika yapmanın inandırıcı olamayacağını o dönemlerin çok gerilerde kaldığını belirtiyor. İktidar partisinin muhalefet partisinin taktiğin kullanarak siyasi çalışma yaptığı için halka ulaşmada da başarılı olduğunu belirten parti delegesinin bu teşhislerine katılmamak mümkün mü?. “Halk eninde sonunda bana gelecek benim savunduğum fikirler doğrudur” diye karşı tarafın fikirlerine değer vermeyen politikacıya itibar olmuyor. Bugüne kadar tekrarlanan beylik sloganlar ile de halkın sorunlarına çare bulunmuyor.
Türk halkını yapısını çok iyi tahlil etmek gerekiyor. Bu yapıya göre politika üretilmediği, halkın içine girip sorunlarına sahip olunmadığı sürece sosyal demokratlar politikada yerinde sayarlar.Yine partilinin anlattığı bir benzetme ile satırlarımı noktalamak istiyorum.
Rivayet bu ya, cehennemde her kaynayan kazanın başında bir Zebani ( Cehennem bekçisi) varmış. Ellerine sopalar kaynayan kazandan kafasını çıkaranın başına sopayı indiriyormuş. Bakmışlar ki bir kazanın başında eli sopalı zebani yok. Merak edip “bu kazanın başında neden bekçi yok” diye sormuşlar. Alınan cevap şu olmuş.
“O kazanın içinde olanlar dünyadaki sosyal demokratlar onlardan biri kazandan başını yukarı çıkarmak istese aşağıdan ayağından bacağından çekerek yukarı çıkmasını engellerler. Onun için kazanın başına zebani koymuyorlar” denmiş. Teşbihte hata olmaz denir. Cehennem ve kaynayan kazan bir yana bu benzetme sosyal demokratların yapısının bugünkü yapısını yansıtmıyor mu? Bu arada, gereğince görevini yapan, bu kısır çekişmelerin dışında alan inandığı siyaset uğruna ilkeleri doğrultusunda mücadele veren partilileri bu eleştirilerimiz dışında tutuyorum.
53 total views, 2 views today
Son Yorumlar