
Avrupa Birliği Başkanlığının ulusal otorite görevini yürüttüğü Interreg- IPA Bulgaristan – Türkiye Sınır Ötesi İşbirliği Programının ikinci teklif çağrısı kapsamında yürütülmekte olan CB005.2.23.007 sayılı ‘Legends Without Borders ’ ‘ Sınırı olmayan Efsaneler ’ isimli projede yerel efsanelerin canlandırılması aktivitesi geçen hafta Edirne’de gerçekleştirildi.
Dernek Başkan Yardımcısı Mustafa FİLİZ yaptığı açıklama;
Burgas Alef Derneğinin Koordinatörlüğünde Edirne Sınır Ötesi Kültürleri Araştırma Derneği partner olduğu bu projedeki faaliyetlerden olan tiyatro gösteriminde, Edirne Sınır Ötesi Kültürleri Araştırma Derneği adına Hakan Coşkuntuna yönetiminde Tuna Halk tiyatrosu “ORASTES” efsanesini oynadı.
Alef Derneği adına “RUSA ADLI KIZ VE EJDERHA EFSANESİ” Georgi Dimitrov yönetiminde Petlite (Horozlar) adlı dans grubu tarafından sahnelendi
ORASTES EFSANESİ
İlkçağlarda Edirne’nin isminin Orestia olduğu bilinir. Mitolojide Edirne’nin kuruluşu ile sonuçlanan son derece ilgi çekici bir efsane anlatılır.
Truva Savaşı’nın ünlü komutanlarından Agamemnon’un oğludur Orastes. Agamemnon, gemileri ile Truva Savaşı’na katılmak üzere hareket etmeden önce farkında olmadan kutsal bir geyiği vurmuştur. Buna kızan tanrılar Agamemnon’u cezalandırırlar ve yelkenleri dolduracak rüzgârları durdururlar.
Gemileri hareket etmeyen Agamemnon günlerce tanrılara yalvarır ve geyiği bilmeden vurduğunu söyler ve affedilmesini diler. Tanrılar tek bir şartla Agamemnon’u affedip rüzgârları serbest bırakacaklardır. Agamemnon’dan, biricik güzel kızı İfigenia’yı kurban etmesini isterler.

Ünlü komutan tanrıların bu istediğini yerine getirir. Kızının ölümüne çok üzülen anne Klytamaestra, Agamemnon’u bir daha affetmez ve savaş bitiminde kocasının erkek kardeşi ile bir olup ünlü komutanı haince öldürür.
Çocuk Orastes bu cinayetin ardından saraydan alınıp başka bir yerde büyütülür. Yetişkin olduğunda da saraya geri gelir. Gelenek gereği amcası ve annesini öldürerek babasının intikamını alır. Orastes anne katili olduğu için çok büyük bir suç işlemiş, öç tanrıları peşine düşmüştür.
Bu suçtan arınmak için de tanrılara yalvarmaya başlar. Tanrılar iyi bir genç olan Orastes’in bu durumuna üzülürler ve ellerini üç nehrin birleştiği yerde yıkarsa, affedilip günahından arınacağını kendisine bildirirler.
Uzun bir yolculuğa çıkan Orastes, Enez üzerinden Meriç nehrinin akış yönüne doğru yol alır ve Arda, Meriç ve Tunca Nehirlerinin birleştiği yeri bulur. Burada ellerini yıkayarak günahlarından arınır. Çok sevdiği bu topraklara da bir yerleşim yeri kurar ve buraya Orestia adını verir.
Orestia’nın bu gün Karaağaç’a yakın bir yer olduğu bilinmektedir. Zamanla Orestia büyüyerek, bir Roma şehri ve daha sonra da Edirne adıyla bir Osmanlı payitahtı olmuştur.
Tunca Köprüsü ile Meriç Köprüsü’nün, yaklaşık 300 metre aşağısında Tunca ile Meriç’in birbirine kavuştuğu noktada Bülbül Adası olarak da bilinen bu yerdir.
RUSA ADLI KIZ VE EJDERHA EFSANESİ
Eski zamanlarda bugünkü Burgaz iline bağlı Rusokastro köyü yakınlarında Goryanin adında korkunç bir ejderha yaşıyormuş. Ejderha köyün en güzel kızı olan Rusa’ya aşık olmuş ve onunla evlenmeye karar vermiş. Kendisini güzel delikanlı olarak göstererek, her gün su için köy kuyusuna gelen kızı beklermiş ve su dolu bakraçlarından su içmeye ve kulağının arkasında taşıdığı çiçekleri almaya çalışırmış. Dikkatini çekmeye ve kalbini kazanma çabaları hiç işe yaramazmış. Rusa gönlünü başka bir delikanlıya kaptırmış.
Baharın gelişini müjdeleyen Hıdırellez yani Aziz George günü gelmiş. Bütün köy Ejderhanın bulunduğu mağaranın önündeki yeşil çim alana toplanmış. Tüm kızlar ve delikanlılar el ele tutuşarak horon oynamaya başlamışlar, diğer yanda ustalar bayram masası için kuzu çeviriyorlarmış. Birden bire hava kararmış, güneş kara bulutların arkasına saklanmış ve sis oluşmuş. Ejderha Goryanin kendini yükseklerden salıvermiş ve horon oynayan Rusa’yı yakalayıp mağarasına götürmüş. Köylüler uzun zaman mağarada ağlama seslerini duymuşlar. Kızın annesi bu acıya dayanamamış ve aziz George yardım etmesi için yalvarmış.
Aziz George annenin yalvarışından çok duygulanmış ve gökten yere inerek korkunç ejderhayı mızrağı ile öldürmüş. Rusa kurtarılmış fakat uzun gecelerde acılar içinde ağladığı mağarada gözyaşlarından bir göl oluşmuş. Halk ejderhanın yaşadığı mağarayı Rusin kamık (Rusa’nın kayası ) adını vermiş. O günden bu güne kayalıklardan sızan sular ayazmaya toplanmaktadır.
Yaşlılar tarafından söylenen bir inanç vardır, Rusa’nın göz yaşlarından gelen suyun şifalı olduğuna inanılır. Bu efsane yerel tarihçi Nikola Prodanov tarafından yazılmış, o da 86 yaşındaki dedesi Marko tarafından Rusin kamık (Rusa’nın kayasında ) dinledikten sonra yazmış.
Bu yayın , CCI Numarası 2014TC16I5CB005 olan Interreg-IPA Bulgaristan-Türkiye SÖİ Programı aracılığıyla Avrupa Birliği desteğiyle yayımlanmaktadır . Bu yayının içeriği tamamen Edirne Sınırötesi Kültürleri Araştırma Derneği sorumluluğundadır
“Projeye, Interreg-IPA Bulgaristan-Türkiye SÖİ Programı aracılığıyla Avrupa Birliği tarafından eş finansman sağlanmaktadır.”
823 total views, 11 views today
Son Yorumlar