Ülkemizde huzur ve güvenin sağlanması kavganın gereksiz dalaşmaların, sürtüşmelerin son bulması herkesin ortak arzusu buna kimsenin itirazı olamaz.
Hal böyle iken Ankara’da, Ülkemizin idari merkezinde ülkemizin yönetiminde söz sahibi olanlar ve halkımızın seçerek veya dolaylı yoldan atayarak gönderdiği bu zatı muhteremle bu barış ortamına ne kadar katkıları oluyor.
Bırakınız barışı kardeşliğe destek vermeyi, her gün geliştirdikleri farklı sürtüşme ve kavgacı senaryolarla sürtüşmelere, halkın huzurlu ortamının zedelenmesi için çanak tutmuyorlar mı?
Yukarıdakiler ülkenin yönetiminden ve huzurlu ortamın sürdürülmesinden sorumlu olanlar böyle iç karartıcı görüntü sergilerlerse tabandaki halktan huzur ve barış ortamı beklenebilir mi?.
Nitekim halk arasında günden günü yaygınlaşma eğilimi gösteren huzursuzluk gereksiz yere sürtüşmelerin kaynağını tepedeki dalaşmalardan kaynaklandığı tabanın bu sorunların dışında olduğu iddiaları yaygınlaşıyor.
Halkın huzurunu uzun yıllar devam eden dostluğunu bozmaya kimsenin hakkı olmamalı. Halkımız asırlardır bir arada olmasını sağlayan adeta bir çimento vazifesi gören bu dostluk,barış ortamı yok edilmemeli.
Daha önceki yılları hatırlayanlar milletimiz arasında körüklenmek istenen bu bölünmüşlüğün gruplaşmanın faturasını çok pahalı ödedi, o günleri unutmamalıyız.
Bu tür kaosun yaratılmasına çanak tutanlar ise her zaman olduğu gibi aradan sıyrılmaya bu badireyi kazasız belasız atlatmayı becerebiliyorlar. Halkımız bu ayak oyunlarına itibar etmemeli gereksiz kışkırtmalara imkan sağlamamalı.
Halk arasında var olan kalıcı dostluğu tepedekilerin telkinleri ile zedelememeli. Halk arasına girdiğinizde her gün Ulusal kanallarda halk arasına nifak sokacak türde haber dinleyen vatandaşlar arasında tedirginlik kutuplaşma yaratacak düzeye geldiğini görebiliyorsunuz. Medyada ısıtıp ısıtıp sunulan birbirinin zıddı görüş ve haberlerden açık oturum görüntülerinden barış ortamı sağlanabilir mi?
Bunlar bir yana, asıl önemli olan bu huzursuzluğun halk arasında kök salması endişesini yansıtması. Bu tür huzur bozucu haberlerin zemininin yaygınlaşması halinde ve halkın yakınları ile dahi tepedekilerin kışkırtması ile tartışır durumu düşmesi hali, işte en büyük endişe bu olur.
Onun için başta medya olmak üzere, herkes sorunlara kışkırtıcı sözlerle yaklaşmak yerine sükunetle soğukkanlılıkla yaklaşmak zorunda. Bunu sağlamayıp “yangına kürekle “ gidilmesi halinde huzur yerini huzursuzluğa bırakır.
Kutuplaşma yerine uzlaşma, uzlaşma beklenen sorunlarda tarafların ortak noktalarda buluşma zemini hazırlanmalı.
Böyle bir ortamın var olduğunu herkesin birbirine el uzattığını kucaklaşmak istediği görüntüsü verecek durum görmek mümkün mü?
Halkımız sabahları kalktığında televizyonunu açtığınızda huzur verici, insanları rahatlatıcı “Oh” dedirtebilecek haberler dinlemek istiyor. Uyku anından kurtulup gözlerinizi açtığınızda iç karartan haberlerden bıktık usandık.
Bu güzel ülkenin dört bir yöresinde yaşamını sürdüren halkımızın büyük bölümü yukarda tezgahlanmak istenen alengirli ayak oyunlarından habersiz kendi yaşam telaşı içinde çabalıyor. Bir de böyle huzursuzluğa karamsarlığı düşmek istemiyor.
Bugüne kadar huzursuzluğa zemin olacak hareketlerin hiçbirinin zemin başlangıcı halktan gelmemiştir.
Her zaman dışarıdan telkinle huzursuzluk pompalanmış sonunda bunun faturasını hiçbir günahı bulunmayan halkımız çekmiştir .Bu konuda “Aman kışkırtmalara,dışarıdan gelebilecek tahriklere dikkat” demekten öteye sorunu çözebilecek bir gücümüz yok. Milli geleneğimiz gibi dinimiz de her zaman kardeşliği dostluğu ön planda tutmuştur.Bu güçlü yapının temeli sarsılırsa vay halimize..
11 total views, 2 views today
Son Yorumlar