Edirne’de 1 Mayıs Etkinlikleri büyük bir coşkuyla kutlandı. Sendika üyeleri, dernekler ve siyasiler Atatürk Bulvarı’ndan önünden Saraçlar Caddesi’ne kadar sloganlar eşliğinde yürüdü. Saraçlar Caddesi’nde sona eren yürüyüşe Yaklaşık 1500 kişinin katıldığı kortejde sendikalar, taleplerini sloganlar, pankartlar ve dövizlerle dile getirdi.


Saraçlar Caddesi’nde düzenlenen kutlama programında, DİSK’ten Çisem Aksoy ve Türk-İş Konfederasyonu Tez-Koop-İş Sendikası’ndan İlknur Ergüder tarafından ortak basın açıklaması okundu.
Açıklamalarda; “ Bugün 1 Mayıs Dünya İşçilerinin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü hep birlikte kutluyoruz!


EMEĞE, HUKUKA VE ADALETE SAHİP ÇIKMAK İÇİN BURADAYIZ, BUGÜN ALANLAR BİZİM!
Bugün söz emeğin, kürsü emeği olanların;
Biliyoruz ve haykırıyoruz: emek olmazsa demokrasi olmaz; demokrasi olmazsa özgürlük olmaz; onurlu, insanca yaşam sürdürülemez. Emek ve emekçilerin örgütlü mücadelesi olmadan demokrasi olmaz.
Tüm dünyada işçilerin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi, iş cinayetleri ve güvencesiz çalışma koşulları. Türkiye’de 2024 yılında, 1897 işçi, iş kazaları nedeniyle hayatını kaybetti. ILO verilerine göre işçi cinayetlerinde hala dünyada üçüncü ülke durumundayız. İşçi cinayetleri, fıtrat meselesi değildir; işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yetersizliğinin sonucudur; otel yangınından yiten, madenlerde kaybedilen canları da unutmadık. Adaletin tecelli ettirilmesini bekliyoruz.


İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ
Bunun yanı sıra, çocuk işçiliği nedeniyle 2024 yılında, ülkemizde ne yazıktır ki 71 çocuk hayatını kaybetti. Bu sayı, son 12 yılın en yüksek çocuk işçi ölüm oranıdır. Okulda olması gereken 2 milyon çocuğumuz, güvencesiz çalışma koşullarında yaşam mücadelesi vermeye zorlanıyor.
Ülkemizde emekçilerin yoksulluk kıskacında borç batağına sürüklendiğini, çözümü kredi ve borçlanmada aradığını, işsizliğin ise sermaye tarafından emekçilere karşı bir silah olarak kullanıldığını açıkça görüyoruz. Milyonlarca asgari ücretli verilen zam ile açlık sınırının altında çalışmaya mahkûm ediliyor. Kamu emekçileri Ocak ayında verilen % 6 sefalet zammıyla yoksulluğa mahkûm edildi; yapılan ücret artışları çoktan enflasyon karşısında eridi.


2025’in Nisan’ında:·
AÇLIK SINIRI 26 BİN 178 LİRA!
YOKSULUK SINIRI 79 BİN 413 LİRA!
·GIDA FİYATLARI SON 12 AYDA ORTALAMA % 65 ARTTI.
Emekliler ise adeta ölüme mahkûm ediliyor! Milyonlarca emekli bırakalım yoksulluğu açlık sınırının dahi altında koşullarda yaşam mücadelesi veriyor.

İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ
Çıkarılmaya çalışılan iklim yasasıyla köylünün, milletin tarım arazileri, ormanları ve meraları piyasacı sermayeye ve ranta peşkeş çekilmek isteniyor. Yıllardır uygulanan plansız tarım politikaları ve artan maliyetler yüzünden de birçok çiftçi ürün yetiştiremiyor, geçinemiyor. Halk olarak gıda güvenliğimiz tehlike altındadır; yoksulluk derinleşiyor, yeterli beslenememe her geçen artan ruhsal bedensel ve sosyal iyiliğimizi tehdit ediyor.
Kadınların çalışma hayatında karşılaştığı eşitsizlikler ve zorluklar da giderek derinleşiyor. Kadınların iş gücüne katılım oranı hala erkeklerin çok gerisinde. Ücret eşitsizliği, güvencesiz çalıştırma ve bakım yükü gibi sorunlar, kadınların çalışma hayatındaki yerini daha da zorlaştırmakta ve toplumsal eşitsizliği pekiştirmektedir.


YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI
Savaşlar, yoksulluk ve baskılar nedeniyle yaşadıkları yerleri terk ederek ülkemize sığınmak zorunda kalan mülteciler, çoğu zaman kayıt dışı ve güvencesiz koşullarda, çok düşük ücretlerle çalıştırılıyor.
Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullar, her zamankinden daha fazla emeğe, emekçiye, demokrasiye, hukuka ve adalete sahip çıkmayı gerektiriyor. Artan yoksulluk, derinleşen gelir adaletsizliği, temel ve sendikal hakların engellenmesi kabul edilemez. Sendikacı arkadaşlarımıza baskıyı, işçilere parmak sallayan zihniyeti kabul etmiyoruz. Emeğin sözünün kesilmesine izin vermiyoruz vermeyeceğiz!

Bütün bu ekonomik ve sosyal baskılara eklenen siyasi baskılar, demokrasimizin temellerini sarsmakta ve halkın iradesine darbe vurmaktadır. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere 30 milyonu aşkın vatandaşın oyunu temsil eden belediye başkanları, parti başkanları, seçilmişler, iktidar güçleri tarafından görevden alınarak, yerlerine kayyımlar atanarak halkın seçme ve seçilme hakkı gasp ediliyor.
Öte yandan 19 Mart sonrası sürecin ülke ekonomisine verdiği zararın 50 Milyar Doları geçtiği hesaplanıyor. Halkın parasının heba edilmesi, halkı güçsüz kılmak için yoksullaştırma politikaları anlamına geliyor; halkın harap ve bitap düşmesi yolsuzlukları, talan ve rant düzenlerini devam ettirmek istedikleri anlamına geliyor.
“Emeğini canının önüne koyan halkımızın ürettiği tüm değerleri heba edip, kamu yararı yerine yandaş yararına kullanan siyasal iktidar, yerle bir ettiği cumhuriyetimizin temel değerlerinden sonra ülke ekonomisinin de dibe vurmasını başarmıştır. Bozulan ekonominin tüm yükünü de emekçinin, emeklinin sırtına yüklemiştir. Biz emekçiler karşı çıkıyoruz. Ezilen biz olmayacağız. Direneceğiz, sorgulayacağız, karşı çıkacağız. Bu düzen böyle gitmeyecek. İşçinin, emekçinin, üretenin kazanacağı Türkiye’yi yaratacağız. Bunun için meydanlarda olmayı sürdüreceğiz”

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ
Öte yandan Siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar, sendikacılar, avukatlar, sanatçılar, muhalif tüm kesimler bunun için hedef alınıyor. Yargı, iktidar güçlerinin, Sarayın sopası, silahı haline getiriliyor.
Toplumsal ilişkiler gericilik ve dini referanslar temelinde yeniden düzenlenmeye çalışılıyor. Başta eğitim olmak üzere sosyal adaleti bozucu, laiklik karşıtı uygulamalara her gün bir yenisi eklenirken, kadına ve kadın bedenine yönelik hegemonik zihniyet dikkatlerden kaçamıyor.
Bugün yalnızca emekçilerin değil, bütün yurttaşlarımızın daha adil, daha özgür ve daha eşit bir yaşaması için hep birlikte mücadele ediyoruz. Ülkemizin dört bir tarafında sadece biz işçiler, emekçiler değil; öğrencilerden gazetecilere, kadınlardan sendikacılara kadar her kesim, bu bozuk düzene karşı savaş veriyor. Ülkemizin tüm alanlarında eşitlik, özgürlük sloganları yükseliyor. Gençlik kendi geleceğini inşa etmek istiyor. Kadınlar eril tahakküm prangalarını yerle bir ediyor. Anayasal haklarını, temel hak ve özgürlüklerini kullanmak istiyor. Biz emekçiler geleceğimize sahip çıkmak, siyasetin ve ekonominin aktif öznesi olmak için buradayız.
DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ
Taleplerimiz bellidir, NETTİR:
· İnsan onuruna yaraşır iş ve çalışma koşulları sağlansın!
· Emekçiler enflasyona karşı korunsun, enflasyon soygununa son verilsin!
· Sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılsın!
· Başta yeterli beslenme, barınma gibi yaşam şartları, eğitim, sağlık ve güvenlik olmak üzere toplumsal adaleti bozucu etmenler bertaraf edilsin!
·Sağlıkta ortaya çıkan dev rantlar, yeni doğan çeteleri, stent pazarlıkları, randevu alınamayan hastaneler, sağlık çalışanlarının tükenmişliği, paran kadar sağlık gibi çöküşü gösteren sağlık sistemi yerine eşit, güvenceli ve adil bir sağlık sistemi mümkün kılınsın!
·Çalışma hayatında mobbinge, yani yıldırma bezdirmeye ve her türlü tacize son verilsin!
·Halk olarak seçme ve seçilme irademize hak ettiği saygı gösterilsin, hukukun üstünlüğü tesis edilsin..
Mücadeleye devam ediyoruz:
Emeğin sömürülmediği,
Herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu,
Sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı,
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı,
Tüm emeklilere insanca yaşamaya yetecek bir aylık verildiği,
Adalet sisteminde hukuksuzluğun yaşanmadığı,
Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı haksızlığa uğramadığı,
Kadınları aile içinde tanımlayan, bedenine ve emeğine saldıran politikaların son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı,
Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu,
Halk iradesinin yok sayılmadığı,
Çocuklarımızın okula aç gitmediği, çocuk işçiliğinin önlendiği, değişik yöntemlerle laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılmadığı,
Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülkeyi birlikte inşa ediyor ve ortak mücadeleyi büyütüyoruz.
Biliyoruz ki, barışın ve demokrasinin teminatı ve yaratıcısı bütün değerleri yaratan emekçiler, yani bizleriz.
Bugün, 1 Mayıs meydanlarında bir kez daha haykırıyoruz; Bilimden yana, aydınlık bir gelecek için umut yine bizleriz!
Cumhuriyetimize, emeğimize ve vatanımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.
EMEK, ALINTERİ KAZANACAK, BİZ KAZANACAĞIZ!
Çünkü biz biliyoruz: Örgütlü işçilerden, emekçilerden, emeklilerden
ve halktan daha büyük bir güç yoktur.
birleşecek, biz kazanacağız!
Hak, hukuk, adalet EMEKÇİLERLE gelecek!
Yaşasın 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü!
Yaşasın Emeğin Birliği!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz
Etkinliklere, CHP Edirne Milletvekili Baran Yazgan ve.Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın da katılarak destek verdi. Başkan Akın, işçilerin dayanışma ve birlikte mücadele ruhunu kutladıklarını ifade etti.
GENCAN AKIN’DAN ANLAMLI MESAJ;
Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan Akın yaptığı konuşmada; “Yaşasın 1 Mayıs Milletvekilimizden belediye başkanlarımıza, siyasi partilerden sivil toplum örgütlerine kadar herkesin ortak sesiyle daha insanca bir yaşam, daha adil bir düzen, daha özgür bir gelecek için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Emekçilerimizin yanında olan tüm katılımcılarla birlikte 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü yürekten kutluyor, alın teriyle hayatı var eden tüm emekçilerin bayramını saygıyla selamlıyoruz.” Dedi.